29 Mayıs 2011 Pazar

Mayıs Sıkıntısı

Günün sıcaklığına göz dağı vermek ister gibi, dükkânlarının önünü yıkıyordu mahalle esnafı. Kısacık gülümseyişlerle merhabalaşıp geçiyordum, içimde yine o tarifsiz sıkıntı. Birbirlerine sarılmamak için kavuşturulmuş kollarıyla, sessizce yürüyen o çiftten mi bulaşmıştı, bilmiyordum. Kimbilir, belki onlar bile mutluydu şimdi bir yerlerde. Çünkü biz, kimden, nasıl öğrendiğimizi bilmediğimiz bilgilerle kuşanarak büyümüştük. Gribi başkasına bulaştırmadan iyileşemeyeceğimizin sarsılmaz inancıyla. Belki de artık derdini anlamak ister gibi bakmamalıydık insanlara. Baktığın her yerde görülecek bir şey olması, kimi zaman insanın canını nasıl yakıyor, sen de biliyorsun ya.

2 yorum:

MERVE dedi ki...

Hakikaten de tam adını koymuşsun 'mayıs sıkıntısı' belki seninki sadece bu sabah başlamış ama benim ki günlerdir devam ediyor...

Zıvanasız dedi ki...

Hiç değilse geride halâ yanabilen bir can kalması kanıtıdır o canın aslında halâ yaşadığının.