1 Nisan 2012 Pazar

Keder

Yeni kardeşi olmuş çocukların küskünlüğüyle, kenara köşeye saklanmış bir günün akşamıydı. Belki yağmur da bu yüzden yağıyordu, öylesine sakin ve sessizce. Farketmezsek, az sonra daha bir hınçlanacağının haberi vardı sanki o hâlinde. Ve ben, belki de bu yüzden gözlerimi alamıyordum gökyüzünden, o böyle dur durak bilmeden savrulup dururken caddelere.
Daha poşetimi masaya bırakırken yaklaşan garsonun, "çay mı?" diye sorduğunu anlatmak geçiyordu aklımdan, gökyüzüne. Benimse sadece gülümsediğimi ve o adamı, bunu bir cevap olarak anlamayı başaran sayılı insanlardan biri ilan ettiğimi. Biliyordum, herkesin umrunda olmuyordu böyle şeyler. O yüzden çoğu zaman anlatmaya bile imtina ederdim ben, hâlâ masallara inandığını sansınlar diye, etrafına sessizce gülümseyen çocuklardan hâllice bir kederle.
Ben tam keder demişken içimden, yan masada oturan amca eğilip günü soruyordu bana, etraftan duyulmayacak kadar kısık bir sesle. Benim "cuma" cevabım, onun "hay Allah"ına karışıyordu. Elimden gelse cumartesi yapardım günü, o an. Ya da günleri karıştırmasının kederini geçirebilecek herhangi bir şey. Oysa birkaç yavan kelime söylemekten ötesi gelmedi elimden. O kelimelerin sonunda ise, nokta niyetine, ellerimi masaya bıraktım; sanki söyleyecek başka bir şeyim olmadığını kanıtlamak istercesine. Ve ne demek istediğimi anlamasını umarak gülümsedim ardından, çay bardağına uzanırken, yine o titreyen elleriyle.

4 yorum:

Zeugma dedi ki...

Anlamak ve anlaşılmak gün geçtikçe zorlaşıyor mı ne? Evet, öyle...

Araya giren ''amca'' misali yaşama dairler olmasa dünyayı halen seviyor olabilir miydik, kim bilir?

sokak dedi ki...

Çocuğunun giderek azalan ziyaretleri, bir bayram gününe sıkışıp kalmıştır da; dokuz güne tamamlanan tatillerin bir gününün bile kendisine ayrılamamasını ezber etmiştir o amca.

Senin "cuma", öbürünün salı yanıtlarının altında kaç hüzünlü ırmak akıtmıştır bu vakte kadar o kimbilir?...

N.Narda dedi ki...

Betimlemelerini seviyorum,yazının içinde parlıyorlar inciler gibi...Kıskançlık ve muz kabuğu Pepe:)

nil dedi ki...

O kelimelerin sonunda ise, nokta niyetine, ellerimi masaya bıraktım;

bazen ellerimizi bile bırakacak yer bulamayız ya; nokta koyamamaktan demek, çözümleyememekten dedim içimden..