11 Eylül 2009 Cuma

Yağmur sesi

Biliyor musun, ne zaman yağmur sesi duysam ben, köy evinin ahşap çerçeveli yarı açık penceresinde, yemyeşil bir uzaklığa baktığımı düşlerim. Çünkü orada, hiçbir müzik aletinden duyulamayacak kadar naif, kimi zamanda bir o kadar serttir yağmurlar.
İnsan, hatıraları olmasa yaşayabilir mi?
Geçen sene dönüş yolculuğumun bana armağan ettiği, otobüs camında gözden yitirinceye değin izlediğim o görüntü olmasaydı, yine bu kadar eksiksiz kurabilirmiydim yolculuk hayallerimi? Upuzun, kıpır kıpır bir deniz üzerinde salınıp duran sandal, ufkun kızıllığında gölge oyunu oynuyordu. O kızıllıkta birçok şey vardı üstelik. Ardımda bıraktığım sevdiklerim, kavuşma heyecanına kapıldığım şehrim, dostlarım. Hüzün ve sevinç karmaşasının hediyesi, buruk bir tad vardı damağımda. Her saniye uzaklaştığım o şehrin bir meyvası gibi. İşte o buruk tadı hatırlatıyor bana yağmur sesi.

6 yorum:

Travis dedi ki...

o deil de, kazım koyuncuyu özlediğimi farkettim..

Emrah Ateş dedi ki...

insan hatıraları olmadan yaşayabilir mi?

yaşayamaz

Gülen Tezer dedi ki...

Burada gerçek bir yağmur kokusu varken bu görüntüye bir de yağmur eşlik etmeliydi. Son iki sözcük için düşümdeki manzarayı tamamladı..
Sevgimle..
Travis; ben de..

éLLa Çiça dedi ki...

mimlendin canim bloguma beklerim ;)

aysema dedi ki...

Sevgili Parpali,

Özlediğimiz o kadar çok şey var ki...

Bu sefer bloguna girebildim ben.Zaman zaman sorunlar yaşanıyor.Kısa sürede düzelmesi dileğiyle...
Sevgiler.

laleninbahcesi dedi ki...

Tülaycım, Ordudan ayrılırken ki duygularım işte aynen bunlar