20 Mart 2014 Perşembe

Tekerleme

Bir tekerleme gibi diziyorum adımlarımı ardı ardına, cadde boyunca. Elbet bir yerde takılırım. Ben bütün tekerlemelerde takılırım çünkü. Gözümü bir yerden alamam bir an, ve...
Bir çocuğun elindeki oyuncak bebek kadar çıplak ayaklarına takılırım meselâ. Onun o çıplak ayaklarla adımladığı sokakları ayakkabılarla dolaşmak, takılıvermektir işte tekerlemenin bir kelimesine. "Al şu takatukaları" diye başlayıp ardından bir yerde düşüvermek.
Her sabah başı önünde "aman bir yanlış olmasın" diye yürüyen kadınların yanından, gözün bazen gökyüzünde, bazen bir adamın gözünde ya da o kadının üzerinde geçip gitmek. Sinirli adamların evdeki öfkesinin arta kalanından nasiplenmek, ablasının elinden tutmuş okula giden çocuğun evde unuttuğu defteri sen unutmuşsun gibi üzülmek belki. Sahi, o defter ne defteriydi? Soramadın. Üzüldün sadece. Zaten bir tekerlemeyi hakkıyla söyleyememek için en geçerli sebeptir bence üzülmek. Tekerlemeler neşeli zaman işidir çünkü. Biraz güleryüz ve inat. Her yanlışta bir daha, al baştan. Üstelik hiç unutmazsın da. Şaşırırsın belki ama unutmazsın.
Kim bilir belki bir tekerlemedir hayat da. Yani bütün bu yaşadıkların, tüm bu olanlar... O yüzden, hani sana "unutacaksın" diyorlar ya, sakın inanma.