31 Ağustos 2007 Cuma

Sözler, söylenişler...

Hasret nasıl güzel bir kelimedir diye düşünmüştüm birgün. Nasıl yürekten bir kelime. “Özlem”‘e tercih ederim mesela ben. Bir yanda “seni özledim”, bir yanda “sana hasretim” olsa, tereddüt etmeden hasrete yönelirim. Belki manalı-manasız ve yersiz nice kereler kullanılışına tanık oluşumdan bilmiyorum. Keza “senin için ölürüm” ne kadar lakayt geliyorsa, “senin için terk ederim büsbütün bu dünyayı” o kadar ciddi ve hisli geliyor. Bu örnekleri çoğaltabilirim. Nihayetinde hepsi şarkı, türkü sözleri.
Hangisi yanlış, hangisi doğru ayırdına varamadığım büyük bir değişim söz konusu yaşayışımızda, kendimizi ifade edişimizde. Sanırım artık duygularımızı ne yaşamayı, ne de anlatmayı beceremez olduk. Hayat yalın, basit olsun istiyoruz. Ama basitlikle ucuzluğu karıştırıyor ve zamanla herşeyi daha karmaşık yapıyoruz. Ya da defalarca tekrarlanınca anlamını yitiren kelimeler gibi, içlerinde kayboluyoruz.
Şükür hala güzel cümleler kuran insanlar var. Dinlerken, okurken bu nasıl bir dile getiriştir diye iç geçirdiğim oluyor hala, şükür.
Eskiye özlemimi bu kadar net ifade ederken sezen, bana dinlemek ve eşlik etmek düşüyor sadece.

Hani herkes arkadaş
Hani oyunlar sürerken
Kimse bize ihanet etmemiş
Biz kimseyi aldatmamışken
Hani biz kimseye küsmemiş
Hani hiç kimse ölmemişken
Hani şarkılar bizi henüz bu kadar incitmezken
Eskidendi, çok eskiden.

Ağustos/2007

0 yorum: