1 Şubat 2009 Pazar

Sigaranın dumanına sarsam

Uzun uzun bakmak isterdim sana. Elinde sigara, öylece duruşuna. Sigaranın dumanıyla perdelediğin hüzünlerine, aynı dumanla şekil verdiğin hayallerine ve o hayallerin dumanla birlikte savrulup yok oluşlarına. Belki senin bile farkında olmadığın, gözünde parıldayan o bir damla yaşa.
Böyle ulu orta ilk defa mı akıyordu acaba gözyaşların? Seni de "erkekler ağlamaz" diyerek mi yetiştirmişlerdi yoksa? Ne anlatmaya çalışıyordu, kenarından süzülen bir damla yaşla dalıp gitmiş gözlerin? Kafenin kalabalığına şaşkınca bakınırken, öylece kalakalmıştım o bir damla yaşta. “Ne güzel bir tablo olur bu görüntüden” diye düşünmüştüm. Hem ilk defa birinin parmakları arasında böyle güzel görünüyordu sigara. Ben kendi tarihimde dolanıp dururmaya başlamışken, can verdiğin o fotoğrafa bakarak; birden çevirmiştin başını. Savunmasız yakalanmış, kaçıramamıştım bakışlarımı. Gözünde parıldayan damlayı, o an silmiştin utanarak. Daha çok özür diler gibi, belli belirsiz bir baş hareketiyle "merhaba" demiştim ben. Taklit eder gibi karşılık vermişti, o canlanmış fotoğraf.
Sonra bir defterin sayfalarını çevirdi parmakların. Bir nefes daha aldığın sigaranı bırakıp, bir şeyler yazmaya başladın. Sonra bir nefes daha... Her çektiğin nefeste hayatını buluyordun sanki. İçine çekip, anılarını alıkoyuyordun; kalanını salıveriyordun bir odanın içine. Anıların kötü bir güce sahipti belli ki. Ama o güç bile yetmezdi bir ömrü bu kadar harap etmeye. Nasılsa külünü savurur, yeniden yanardı ateş, bir sigara gibi, incecik bir duman eşliğinde.

Şubat/2009

0 yorum: