1 Şubat 2009 Pazar

Pandora'nın kutusu

Beynimizin çekmecelerine özenle saklanmış düşünceler, hiç beklenmedik bir anda ortaya dökülebilir bir gün. Sınırları belirleyen çizgileri bir fırtına yerle bir edebilir. Sona saklanmış cümleler söylenmeye başladığı an, başlangıcı mıdır fırtınanın, yoksa bitişi mi? Söylenenlerle başlayan tartışma mıdır, yoksa o ana kadar içimize hapsolmuş, sessiz sessiz binlerce kez tekrar edilse de, açıkça dile getirilemeyen o cümlelerin yaşattığı mıdır fırtınadan kasıt?
Bir araba, üç kardeş, üç farklı yaşam. Her biri, hayatın başka bir ucunda. Ortak doğruları yok. Ben yaptım sonuca ulaştım, sen de aynı yoldan yürü demek de zaten çoğu zaman boşuna. Her birimizi kendi doğrusunu bulana kadar zorluyor sanki hayat. Yardım mı ediyor bize, yoksa oyun mu oynuyor bizimle, çözemiyorum ben.
Kendi doğrularımla izledim ben her karakteri. Kendimi onların yerine koyduğumda oldu, gördüklerimin bana başka şeyler anımsattığı da. Hayatın bir yerinde, belki biz de bulunduk o dağın yamacında. Ya da varmadık henüz, kimbilir?

Şubat/2009

0 yorum: