29 Nisan 2010 Perşembe

Basit ama basitleşmeden...

Uzun bir merdiven vardı düşümde. Issız, sessiz bir yerde, bir gece vaktiydi. Kara bulutların ardına saklanmıştı ay. Göz kırpıyordu bulutlar bir köşeye çekildiğinde. Yağmur fısıldıyordu rüzgâr. Belli ki kederini emanet edecek yer arıyordu kara bulutlar. Yağacak mıydı yine? Merdivenler, yollar, sevdiğim insanlar ıslanacak mıydı? Ay, gecenin karanlığında, beyazlığından utanır gibi o bulutların ardında mı saklanacaktı?
Uzun bir merdiven vardı düşümde. Başında öylece beklediğim. Elim kolum bağlanmıştı sanki. Gözüm dalıyordu sonu gelmeyen basamaklarda. Bir misafir gelecekti belki? Uzak, bir türlü tüketemediği yollardan gelecek bir misafir... Belki de her olanı bir şeye yormaktan vazgeçmeliydim artık. Merdiven de işte, sadece merdivendi.

0 yorum: