Nasıl ki bir çocuğu izlerken, yaptıklarından, söylediklerinden çok, kendisine ve mimiklerine bakıyorsan, öyle bakmalısın bazen içinden geçenlere; anlayışla, sevgiyle. Çünkü sen de öyle bakmazsan eğer, kimse kulak vermez yüreğinin sesine. Akıl durur kapında, mantık gelir yanına, senin adına kararlar verirler. Kendi isteyip de yapamadıklarını çocuklarına zorla yaptıran anne-babalar gibi, sana bir yön çizerler. Sebepler gösterirler yaptıklarına. Ama bilirsin, bir çocuğa çocukça konuşuyorsun demek ne kadar saçmaysa, bir gönüle sevme demek de öyle saçma.
Saçma olan şeylerin saçma olmayanlardan daha fazla olduğu ve bu yüzden de saçma olmayan şeylerin saçma gibi görüldüğü saçma bi zamanda saçma da olsa "artık sevmemeliyim" diyorum. Artık sevmemeliyim demek "bir tecrübe" gerektiriyor. Öylesine demiyorum yani :)
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
4 yorum:
akılsız yürek ve yüreksiz akıl...
Yürek severse akıl onunla başedemez ki,ama gerçekten severse
Yazmak, içimizden geçenlerin önüne serdiğimiz kırmızı halı gibidir.
Geriye salondaki misafirlerin koltuklarına oturmasını beklemek kalır.
(Kendi dediğimden bişey anladıysam beyaz olayım)
Saçma olan şeylerin saçma olmayanlardan daha fazla olduğu ve bu yüzden de saçma olmayan şeylerin saçma gibi görüldüğü saçma bi zamanda saçma da olsa "artık sevmemeliyim" diyorum. Artık sevmemeliyim demek "bir tecrübe" gerektiriyor. Öylesine demiyorum yani :)
Yorum Gönder