Bazı kelimelerin anlamları değişiyor mevsimlere göre. "Buz gibi" mesela, ne güzel kelime şimdilerde. Oysa anlamı hiç değişmeyen kelimeler de var hayatta. Yolculuk gibi, sevmek gibi mesela. Her mevsim ayrı güzel, her mevsim, sana iyi gelen bir dost yumuşaklığında.
Önceleri yazdıklarının bana anımsatıklarına dair bişeyler yazardım bazen sana Parpali. Şimdilerde ise yazdıklarının üzerine söylenecek söz yok diyorum. Tek kelimeyle müthiş.
"Ne görüyorsun? Ve eğer görüyorsan, gördüklerini sözcüklere nasıl dökersin? Dünya bize gözlerimizden ulaşır ama ağzımıza ininceye kadar ona bir anlam kazandıramayız." diyor ya paul auster ay sarayı'nda. işte bazı kelimeler de var ki yürekten girdikleri için hayatımıza anlamları hiç değişmez hep aynı...
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
4 yorum:
Sevgilerimi gönderiyorum yürekten...
Önceleri yazdıklarının bana anımsatıklarına dair bişeyler yazardım bazen sana Parpali. Şimdilerde ise yazdıklarının üzerine söylenecek söz yok diyorum.
Tek kelimeyle müthiş.
"Ne görüyorsun? Ve eğer görüyorsan, gördüklerini sözcüklere nasıl dökersin? Dünya bize gözlerimizden ulaşır ama ağzımıza ininceye kadar ona bir anlam kazandıramayız." diyor ya paul auster ay sarayı'nda. işte bazı kelimeler de var ki yürekten girdikleri için hayatımıza anlamları hiç değişmez hep aynı...
dost
gibi mesela
aşk gibi ya da
ama en çok
en değişmeyen
EVLAT galiba...
Yorum Gönder