2 Ağustos 2011 Salı

Bulut

Babası geldiğinde eve çağırılan çocuklar gibi göğün yüzünden çekilmişti güneş. Dilime dolanan şarkı kadar ferahlatıcı olmasa da, hafif bir rüzgârın peşi sıra geliyordu ardımızdan; gidilecek yer artık her neresiyse, oyalanmadan gidip gelebilmek için, evde oturmaya iknâ edilmeye çalışılan inatçı bir çocuğa benzeyen martılar. Denizse, şahit gösterilecek güler yüzlü bir komşu teyze oluyordu o sıralar. "Bak" diyordu usulcacık çırpınışlarıyla, üzerinde gezinen kuşları göstererek; "gelmiyor benim çocuklarım da".
Yüzüme sıçrayan bir kaç damlayla gülümsüyordum iskeleden ayrılırken. Kıyıdan uzaklaştığımız her kulaç boyunda ardımızda kalan köpükler, mis kokulu bir silgi gibi siliyordu unutulmak istenen her şeyi. Ama şansına güvenen insanlara özendiğimizden midir bilmem, o beyaz köpüklerin altına bakıyorduk biz sürekli. Kaybediyorduk. Bazen yılları, çoğu zaman kendimizi.
Demirlere tutunup göğe kaldırıyordum başımı sonra. Ansızın bir yağmur başlıyordu incecik, gözlerim bulutlara dokunduğunda. Zaten biliyordum, bütün yağmurlar böyle başlıyordu işte; bulutlar böyle göz göze gelerek çarpıştığında.

7 yorum:

selçuk dedi ki...

birazı Giresun, birazı İstanbul bir iskeleden denize bakıyormuşum gibi hissettirdi, yeniden çocukluğunu hatırlamak gibi. çok büyük limanlar gördüm sonraları ben, içine şehir kadar gemilerin yanaştığı...

çok güzel olmuş.

pınar dedi ki...

benzetmelerin,tarzın,...
çok güzel.

yüreğine sağlık.

suve dedi ki...

çok güzel..bloguna gelince bir nefes alıp gidiyorum :-)

beenmaya dedi ki...

göz göze gelip çarpıştığında sadece yağmur mu yağar...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Su gibi yazıyorsun canım ve su gibi okuyorum yazdıklarını ...

Zeugma dedi ki...

Bloguna her gelişimde huzur + hüzünle doluyorum garip bir biçimde..
Betimlemelerin olağanüstü...

Ve ben ''burada bıraktığın izler''i çok seviyorum...

siyah karabatak dedi ki...

kuşlar gelmiyor bazen gidiyor
bazen de denizsiz bir mahalleye geliveriyor dibindeki karşı çatıya
sabahları uyandırıyor seni

sen deli gibi unutmak isteyerek ayrılıyorsun denizli şehirden
ağlaya aağlaya

ama unutmuyorsun işte
unutamıyorsun
aklına gelince de silinse ya o anlar
silinmiyor!!

bir kaç gün önce yaşananlar bu kadar denk gelir bir yazıya hem de dost kaleminden...

hayat güzel hepsine rağmen sırf şu an hissetiklerim için bile!