25 Mart 2008 Salı

Korkak

Ne karanlık korkum oldu bugüne kadar, ne yalnızlık, ne yükseklik. Küçükken bile evde tek başına kalabilirdim, gece de olsa. Hep küçük şeylerden korktum ben, olabilmesi mümkün kötü şeylerden. Biraz da evhamlı halimin sonucu sanırım bu. Ve örtbas edebileceğim şeyler oldu hepsi.
Kim nereden bilsin, bagaj kapısı açık arabaların yanından geçerken, kapı kapanırken farketmeden başıma çarpar diye korktuğumu. Ya da kıl payı kurtulunmuş kimi şeylerin olması durumunda, yaşanacakları düşündükçe kapıldığım endişeleri.
Olabilmesi muhtemel yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca kötü ihtimal varken, bunlardan bazılarını sürekli düşünüp, derin bir endişe içinde olmak; karanlıktan korkmaktan bile beterdir kimi zaman. Daha keskin, sınırları belli şeyler olsaydı korktuklarım. Daha belirgin, daha anlaşılabilir, anlatılabilir. Kısmen de olsa, öyle korkularım da var aslında. Haksızlık yapmaktan, vicdanımdan, başkalarını rahatsız ediyor olmaktan korkmam gibi. Kaybetme korkum da oldu zaman zaman; sevdiğim bir dostu, ailemi, arkadaşlarımı. Ama onsuz olmaktan korktuğum bir sevgilim olmadı hiç benim. Ya çok sevmiştim ama ilişki bu korkuyu yaşayacak kadar uzun olmamıştı. Ya da ilişki uzundu ama bu korkuyu duymayı gerektirecek sevgi olmamıştı.
Ve yaşamaktan korktum çoğu zaman, bazı şeylerin ardından gidebilecek cesaretim olmadı. Konuşmaktan bile korktum bazen, sinirime yenildiğimde kalp kırmamak için.
Ben olmaktan korkmadım ama hiç ve kendimi tanımaktan, yüzleşmekten. Beğendiklerimi, sevmediklerimi dile getirmekten. Doğru bildiğimi söylemekten, onlarla yaşamaya çalışmaktan. Korkularım bile içimde bir cesaret biriktirdi. Belki bir gün bir yerde, bakarsınız biriktirdikleriyle alevlenir, yanar kül olur korkularım. Daha cesur ve dirençli, yaşamaya yeniden başlarım…

Mart/2008

0 yorum: