3 Kasım 2008 Pazartesi

Soru

Yazmak için mi yaşıyorum, yaşamak için mi yazıyorum? soru bu.

Lisede kompozisyonlar yazardım. Önceleri ödev olduğu için yazmaya zorlardım kendimi. Sonra sonra yazmaktan keyif almaya başladığımı farkettim. İlerleyen zamanlarda okuduğum kitapların sonuna notlar almaya başladım. Günlükler tuttum bu notlarla eş zamanlı. Sevincimi, üzüntümü paylaştım. Yeri geldi kimseye anlatamadıklarımı anlattım. (Bu son cümle bana bir Bülent Ortaçgil şarkısını hatırlattı. Dinlemek isterseniz tavsiyedir. “Kimseye Anlatmadım”

Kimi zamanlar farkında olmadan, geri kalanında da bilerek, isteyerek hayatımda var oldu yazı yazmak. Yazmak için yaşadığım oldu. Hatta bazen yaşadığım bir an öyle etkiledi ki beni, “bunu mutlaka anlatmalıyım” dedim. Ve o an düşünmeye başladım yazacaklarımı. O an ne kadar mutlu olmuşsam, bunu aynı başarıyla anlatabilmek de, en az o an kadar mutlu etti beni.

Peki yaşamak için yazmak? Doğum günü kartları, mektuplar yazarım bazen. Ve onu bizzat kendim teslim etmişsem, karşımdaki insanın yüzündeki mutluluğu yaşamak için bir araya getiririm kelimeleri. Onun mutluluğundan payıma düşeni almak için.

Galiba ben ikisini de birbirinden ayıramam…

Kasım/2008

0 yorum: