Elime aldığım kitabın haftalarca süründüğü, birkaç sayfa okuduğumda bile, kendimi derin bir yorgunluğun içine düşmüş bulduğum günler biriktiriyorum. O günlerden her birinde, dini bir töreni yerine getirirmişçesine, derin bir sükunetle yıkıyorum saçlarımı; belki artık inat etmekten vazgeçer de, uzar diye. Deli gibi severken bu şehri, kapıları kapatıp oturmak istiyorum, bulunduğum dört duvar artık her neresiyse. Biliyorum yollar tükenmedi... gitme isteğimde. Ama işte... içimde bir şey var, inatlaşıyor benimle...
Ahbap; inadın attan fazlası var, eksiği yok. Murattır kesin :) Bu arada, dün sedef işlemeli bir kutunun nasıl yapıldığını görme fırsatım oldu az biraz. Hediye ettiğiniz kutu aklıma geldi, bir kez daha teşekkür ettim içimden. Yorum vesilesiyle burdan da yineleyeyim teşekkürümü :)
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
6 yorum:
Merhaba,
Güzel siteniz ve size yeniden merhaba!
İnat da bir muratdır:)
Mehmet bey; hoşgeldiniz, yeniden hoşgeldiniz ;)
Ahbap; inadın attan fazlası var, eksiği yok. Murattır kesin :)
Bu arada, dün sedef işlemeli bir kutunun nasıl yapıldığını görme fırsatım oldu az biraz. Hediye ettiğiniz kutu aklıma geldi, bir kez daha teşekkür ettim içimden. Yorum vesilesiyle burdan da yineleyeyim teşekkürümü :)
Bana gitsene?
Özledim...
Sesin durgundu, huylandım bi de üzerine...
Güzel gözlerinden öperim...
Bak görüşünce yapayım bunu :)
Bir sebebi vardır mutlaka.. biraz beklemek, bekleyip görmek gerek. :)
Sevgiler,
İçindeki kadın yorgun mu bu sıralar... Bana öyle hissettiriyor kaleminden döktüklerin. Mevsim geçişlerine yükleyelim ister misin bütün suçu?
Yorum Gönder