19 Kasım 2010 Cuma

Vapur

Gökyüzü ile denizin birbiri içinde yitip gittiği bir akşam karanlığında, vapurun sol yanında oturmuş, esen rüzgâra aldırmayan benim gibi birkaç kişi ile birlikte, ama bir o kadar yalnız yol alıyordum beyaz köpüklerde. Süslü bir kitap ayracı gibi, şehri ikiye bölen ışıkları izliyordum uzaktan. Koca bir karanlığın içinde, kayan bir yıldız gibi yol alırken vapur; bir şarkı mırıldanıyordum ben.
Ayaklarım demirlere yetişmiyordu. Belki de sırf bu yüzden, şarkının sonu da gelmiyordu. Kollarımı kavuşturmamıştım. Aldırmıyordum soğuğa. Aydan, yıldızlardan, gökyüzünden; tanıdığım bildiğim birçok şeyden uzakta, bir yaraya üfler gibi olanca kuvvetiyle esiyordu rüzgâr. Ama dinmiyordu bir türlü, yaralarını düşündükçe, insanın içine dolan o efkâr...

6 yorum:

Avram dedi ki...

Sözsüz bir şeyler uyduracaksın ıslıkla.Islığına zihnin eşlik edecek , sözleri kendi yakıştıracak soğuğa denize , köpüklere uygun...
Teknelerin kıç tarafına inerim ben ; hem rahat rahat sigara içmek için hem de beyaz köpüklere dalıp gitmek için.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Deniz ve vapur..oysa herşeyin ilacı ve senin gözlerinden..sevgiyle kal.

Bucera dedi ki...

Sezen Aksu'nun hangi şarkısı bilmiyorum ama şu dizeyi yakıştırdım sanki ''bu akşam efkarımdan öldüm''

Profösör dedi ki...

Bu bir kvdıköy vapurudur. Martılarla birlikte yolçculuk ederken. belki de marmaradan karadenize yolculuk eden yunusları da görür gibisindir sonbahrın serinliğinde..

Ateş Böceği dedi ki...

Yirim ben senide efkarınıda.. hüzünlü şeyler yok gülmek var mutluluk var aşk var yoksa olsun varsa sahip çıkılsın :)

öperim

aysema dedi ki...

Sevgili Parpali'm,
Her yazın ayrı bir öykü tadında biliyor musun? Bir gün beni de al, o vapurda birlikte hayallere dalalım, olur mu?