23 Şubat 2011 Çarşamba

Çekingen

İçinde filizlenip gözlerinde belirginleşen sevinci, yüzünü ilk kez gördüğü bir çocuğa, bayram şekeri ikram ediyormuş gibi uzattığı elleriyle pekiştiriyordu. Uzun uzun sarıldılar. Gözleri tekrar buluştuğunda ne söylemesi gerekeceğini bilemiyormuş gibi, ayrılmaya cesaret edemedi bir süre. İçinden geçenlerin özenli sessizliğini farkederse, her şeyin daha kolay olabileceğini umarak, öylece durup sarıldı. Nice zaman sonra, "Ben de yeni çay demlemiştim, kaynanan seviyormuş." dedi gülümseyerek. "Kaynanam seviyormuş" diye tekrar etti öteki. Öteden beri bu şans tanımını duyduğunda şaşırırdı. Ama o an, asıl şaşırtıcı olan, böyle kadınsal bir deyime dört elle sarılmışken, "seni özledim" demeyi bir türlü beceremeyen ve belki de bu yüzden, türlü çeşitli bahanelerle, sildikçe parlayan bir madenmiş gibi, parmaklarının koruyuculuğuna emanet ettiği gözlerini, bir türlü kadının gözlerine değdiremeyen o adamdı. Kadın, şaşkınlığını da alıp yanına, bir bardak çay içti. Adam, o bir bardak çayı içtiğinde, kadının gözlerine çekinmeden bakabildi...

2 yorum:

Vladimir dedi ki...

Kısacık ama etkileyici.. Bana senelerce evvel okuduğum bir Erediz Atasü kitabındaki (Dullara yas yakışır) daki öykütü anımsattı. Orada sayfalar süren bir duyguyu kısacık bir paragrafta akatarabilmek büyük başarı. (İsmini anımsamıyorum, kitabın ikinci öuküsüydü)

Profösör dedi ki...

Göz bebeklerine bakabilmek yürek ister.. Bu arada bloğun daha güzel olmuş.