20 Ekim 2008 Pazartesi

Her şeyin bir anlamı vardır.

Bir toplantıya katılmıştım dün. Eve döndüğümde yorgun hissettim kendimi. Zaten evde geçirebileceğim birkaç saat vaktim vardı. Onu da hiçbir şey yapmadan geçirmeye karar verdim. Biraz televizyona bakındım. Sıkılınca kapayıp, biraz da bilgisayarla vakit geçirmeye karar verdim. Ama bilgisayar açılmadı. Anladım ki, televizyonu kapamamla eş zamanlı olarak elektrikler kesilmiş. Pencereyi açtım, bahçedeki erik ağacına baktım. Pencere önündeki çiçeklerin susuzluklarını farkettim sonra. Su verdim.

Bir hikaye geldi aklıma. Yoksa bir fıkra mıydı bu acaba? Doktora gitmiş bir adam. “Dokunduğum her yerim ağrıyor” diye şikayetini dile getirmiş. Doktor da teşhiste bulunmuş bunun üzerine. “Parmağı kırık.” Gözlerim, kollarım, başım ve kalbim ağrımakta yarışıyorlardı dün. Kavgalardan, saçmalıklardan, yalanlardan, çevirilen dolaplardan çok sıkılmıştım. Yorgundum. Kendime yeni, yepyeni bir hayat kurmak istiyordum. Bütün bu saçmalıklardan arınmış, gereksiz insanlara geçit vermediğim, insanların yüzlerinin de kızarabildiği yeni bir hayat; hala değerlerin varolabildiği. Bu neden bu kadar zordu ki?

Yürümeyeceğini bile bile devam ettirmeye çalıştığım bir şey var. Yani vardı. Farklılıklarını bile bile elinden tutmaya çalıştığım biri. Ama olmayacaktı, olmadı. Kırklarına henüz varmış bir bey, sakin geçirdiği onca yılın ardından yakalandığı aşktan bahsederken, kendimi düşündüm ben. “Aşk’ı da yaşamadım demeyeceğim.” diyordu; onu yoran, kendisi olmaktan çıkaran zamanları anlatırken. “Ben hayatımda hiç böyle olmamıştım.” dedi. Üzülerek dinledim onu. Yorumlar yaptım, yaşadıklarına etki etmeyeceğini bile bile. Kendi mantığının bile etkisi yoktu ki kendine. Söylemek ne kadar kolaydı. Keşke uygulamak da bu kadar kolay olsaydı.

İyi ya da kötü yaşadığımız her şeyin bize katacağı bir şeyler vardı. Tatmamız gereken duygular, öğrenmemiz gereken bilgiler; olmazsa eksik olacağımız. Yaşarken buna kanaat getiremesek bile. İçimde nedensiz bir sevinç belirdi sonra. Yaşadığım ya da bana anlatılan olaylar; galiba hepsinin bir anlamı ve nedeni var…

Ekim/2008

0 yorum: