14 Ekim 2008 Salı

Yoksunuz

Aysema yani öğretmenim, 15 Ekimde dünya bloglarında yoksullukla ilgili yazı yazılacağı duyurusunu yapmış. Önce onun o güzel yazısını okudum. Sonra birkaç satır da ben birşeyler yazdım. Kendisinin yazısını tavsiye ederim öncelikle

Aktütün’deki çocukları izlerken televizyonda, Çiya geldi aklıma hemen. Hiçbir kan bağımız olmamasına, hiç görmemiş olmama rağmen, kardeşim olan Çiya. Televizyonda yüzlerini gördüğüm o çocuklarla, hemen hemen aynı kaderi paylaşıyordu o da. Ama buna rağmen, “İstediğin birşey var mı?” dediğimde, “yok” derdi. “Yok” diyen dilinin, hangi ihtiyaçları sakladığını tahmin edebiliyordum az buçuk da olsa. “Çocuk” olmak isteyen, okumak isteyen onlarca çocuk var görmediğimiz. Çoğunlukla da görmezden gelinen.

İhtiyaçlarına çare bulamayınca, tası tarağı toplayıp, bin bir umutla başka şehirlere göç ediyor kimileri. O ailelerden biri de bizim sokakta oturuyor. Oturacak yerleri var mı o virane yerde bilemiyorum ama. Yıkılmak için boşaltılmış, eski, yıkık bir evde kalıyorlar. Kapı yok, pencere yok. Yerlerine astıkları örtüler var. Sayısı kaçtır bilemediğim çocuklar dolaşıyor sokakta, kimi zaman yalın ayak. Kimisi çocuk, kimisi genç.

Bayrama yakın zekat verilmesi konu olunca, aklıma ilk onlar geldi. En azından bayramı biraz sevinçle geçirmeleri sağlanabilirdi. “İpini koparan İstanbul’a geliyor!” dedi biri, benim düşünceme karşılık. “Memleketlerinde otursalarmış ya!” diye de devam etti. Neyi, nereden başlayarak anlatsaydım ki? Yokluğu, çaresizliği, cahilliği nereden başlayarak anlatsaydım? Evet, o yoklukta onca çocuğu dünyaya getirerek, öncelikle o çocuklara, sonra kendilerine, cahilliklerinin cefasını çektiriyorlardı. Ama iş bulamamak, eve birkaç parça yiyecekle dönememek de, sadece onların suçu muydu? Yoksulluk dediğimiz şey, yaşayanın üzerine yüklenilecek kadar önemsenmez bir durum muydu?

Yönetenler iki torba kömür, bir paket mercimekle iktidarlarının devamlılığı peşinde iken, birileri ihtiyacı olanların ve dahası hepimizin haklarını gasp ederken ve çoğumuz bu duruma ses çıkarmazken, “gelmeselermiş” deyip kenara geçivermek, insanlığın hangi duygusunun tanımı acaba??? Yoksulluk, yaratılan bir durum. Gittikçe de artışı körüklenen. Ve ne yazık, birileri bu hali görebilecek duygulardan bile yoksun…

Ekim/2008

0 yorum: