2 Şubat 2010 Salı

Bahaneydi bu rüzgâr...

Bir cümleye tututunursun; adresi belirsiz sokakların, dolambaçlı yolların sonrasında. Tamam dersin, bu olmalı karar. Sebeplerini sıralarsın ardı ardına, aldığın kararın sağlamasını yaparcasına. Oturup düşünür, en küçük zerrenle bile inanırsın, en doğrusunun bu olduğuna. Ama sonra...
Bulduğu en küçük çatlaktan içine sızar bahaneler. Konaklayabileceği ilk yer olur gönlün. Çünkü en rahat oraya ulaşabilir. Çünkü çizik çiziktir gönlün çeperi, maphushane duvarları gibi.
Sonra... aklına sızar, sonu gelmeyen düşüncelerden aralık kalmış kapılarından. Yer bulur kendine. Sürekli aynı kısır döngü yaşanır ve yine olan sana olur. Karar veremediğin ya da vermiş olsan da hep kendine yenildiğin zamanlarla kararır günler. Ve ne yazık, o kadar çok sebebin varken, seni esir alır bahaneler.

Dilerim bütün bahanelerinden kurtulursun Melaıqe ;)
Tabii bu sözüm, sana olduğu kadar, kendime de.

1 yorum:

melaiqe dedi ki...

Yazını okuyunca hüzünlenmem gerekirdi oysa gülümsedim ben, bir şekilde tam olarak böyle oluyor işte. gülümsetecek,bağışlayacak,anlamamı sağlayacak ufak şeyler buluyorum her zaman ve muhtemelen sende öyle. Bahaneleri bırakalım diyeceğim ,olmuyor... Hayatın nazı hep bize geçiyor, nazlansak olmuyor...