7 Şubat 2010 Pazar

Sorulmamış sorular

Usul usul yanıma yaklaşan biri gibi ulaştı kulaklarıma cümleler. Kulaklarımdan önce mi dokundu içimde bir yerlere, yoksa aynı anda mı, bilemedim hiç. Çünkü birden bire akıverdi gözyaşlarım. Sanki o cümleyi bekliyorlarmış, hep buna hazırlık yapmışlar gibi. O kalabalığın içinde, hem de herkes, anlamsız bir şekilde mutlu görünürken, gözümden akan yaşlara dokunmadım ben. Gözümde parıldayan ışıklar vardı sanki. Göremiyordum yüzünü. Başını kuma gömen deve kuşları gibi, onun da beni göremediğini sanıyordum ne garip. Aklındaki anlamını bulamayan bir cümle fısıldadı ellerime. "Öyle söylemek istememiştim." İkimiz de çok iyi biliyorduk ki, tam da öyle söylemek istemişti. Söylemesi gereken belki, "seni üzmek istememiştim" olabilirdi. O konuşup dururken bunları düşündüm ben.
Yanlış kullanılan cümleler, gereksiz serzenişler dolduruyordu kulaklarımı. Oysa bir kadının saçlarını taramanın acemisi bir adam kadar ürkek ve belki en çok da bu yüzden o kadar özenli olsun isterdim söyledikleri. Olmadı. Yine bütün sorularım, umursamazlıklar yüzünden bana kaldı.

07.02.2010

0 yorum: