17 Mayıs 2010 Pazartesi

Serçe

Serçelerin insanlara korkmadan yaklaştığı, adı İstanbul sınırları içinde anılsa da, aslında İstanbul'dan çok çok uzakta, bir yüksek binalar diyarından haberler getirdim sana. Kahvelerdeki o küçük bardaklara doldurulmuş çaylarla öldürüyorduk, çay içmenin zevkini; bir pastanenin masalarında. Çay içerken çay içmeyi özlüyordum, ne yazık. O küçücük serçeler burnumuzun dibine kadar gelip, bize bakıyorlardı; "bir şey mi oldu?" diye soruyorlarmış gibi. Kimse bir şey sormasın, söylemesin isterken, onların sorduklarını hayal edişim nedendi ki?

0 yorum: