21 Mayıs 2010 Cuma

Gitme diye yalan bile söylerim...

Gitme diye yalan bile söylerim
Yerini söylerim ne saklamışsam, kal diye./Yılmaz Erdoğan

Nereye gittiğini bilmediğim, hiç de düşünmediğim bir otobüse binsem şimdi. Başını birinin omzuna yaslar gibi yaslasam camına. "Her şey güzel olacak" diye bakan bir çift göz olsa, her an bir parçası tamamlanan puzzle gibi ardımda kalan yollar. Birer birer ayıklansa hayatımdan, umuda katıştırılmış yalanlar.
İnsan, en çok kendine yalan söyler çünkü. Hayaller kurar, kurduğu hayalleri altı çizili cümleler gibi tekrarlar kendine. Yalanlardan suskunluklar, suskunluklardan hayaller edinir, birer isim bulur hepsine. Ve unutmaz hiçbirini. Belki de bu yüzden, durup durup kavga eder kendiyle.
Beş dakika önce tanımadığı birine, beş dakika sonra bütün hayatını anlatabilecek kadar yakın hisseder kendini bazen. Ve sadece bunun için bile, bütün dünyanın bir iyilik çemberi içine alındığını düşünür. Sevdiği birinin bir davranışıyla aynı dünyanın nasıl da saçma bir yere dönüşeceğine şahit olur. Doğrularını ansızın kaybettiği de, yıllardır farkına varamadığı bir duyguyu, bir anda kavradığı da olur. Belki de en çok bu yüzden korkar, şu koca dünyada kaybolmaktan. "Nasılsın" diye sorana, "iyiyim" diye yanıt vermeyi bir borç sayar ve ne yazık, alışır hep borçlu olmaya. Alacağını istemeye utanan insanlar tanır hâlâ.
Tüm bunlar yüzünden ya da tüm bunlara rağmen gitmek ister. Sabah bindiği otobüsten gideceği yere vardığı hâlde inmediğinde suçluluk hissetmeden. Ama gidemez işte. Neden olduğunu bir türlü bilemeden...

1 yorum:

ruhumun pusulası dedi ki...

Kimsenin seni tanımadığı bu yüzden de herkese selam verebileceğin ve tam da bu yüzden yeni başlangıçlar yapabileceğin bir gidiş olmalı... Günlerdir gitmek ve gidememek üzerine düşünen ve yazan ben için alternatif, düşündüren zevkle okuduğum bir yazı oldu.