6 Temmuz 2010 Salı

Akar akar...

Eve yayılan kavrulmuş soğan kokusu, tenceredeki yemeğin fokurdama sesi, mutfak camının buğusu. Tahta kaşığın, kimin elinde olduğunu umursamadan tekrarladığı devinimleri. Tencerenin kıyısına iki kere vurularak, görevini başarıyla tamamlamış olduğunu bildiren, alışkın, muzaffer hâlleri. Onca saatin mutfağın hangi köşesine saklandığını bir türlü bulamadığım dakika sesleri. Zaman, işte böyle akıp gidiyor. Ortalığa yayılan kokuların, açık camdan hızla olay yerini terketmesi gibi.

1 yorum:

Elif Gizem dedi ki...

İclal Aydın ın annesine yazdığı bir şiiri hatırladım. kederden bahsetmemişsin yazında ama o tahta kaşık kısmı beni o şiire götürdü. iclal aydın kendi sesiyle söylüyor. dinlemeni tavsiye ederim çok güzel...