Şehrin ışıklarının çok cezbedici göründüğü bir tepeden baktım bu akşam, o ışıkların içinde kaybolmuş yanıma. Hiç tanımadığım bir duygu dolaşmaya başladı, kalabalıklardan koruyabildiğim o sıkılgan tarafımda. Bütün şehri içimde taşıyormuşum gibi hissediyorum bazen. Sıkışan trafik, sinirli insanlar, birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışanlar; âşıklar, yalnızlar, baharlarını inatçı ayazlara kaptıranlar... Bir şehrin en nezih mahallesini seçer gibi, gelip kurulmuşlar içime. Bense kapılıp gidiyorum, gecenin laciverdinde parıldayan ışıklı hâllerine. Beni gökyüzünün çatılmış kaşlarından koruyan, yıllanmış ağaçlar, yaprak yaprak açılıyorlar başımın üzerinde. Seni soruyorum onlara. Rüzgâr eşliğinde bir şeyler fısıldamaya çalışıyorlar; duyamıyorum. Ancak lodoslarda duyulabilecek bir cevap olmandan korkuyorum.
fark ediyorum ki, burada yazanı hep bir tebessümle bırakıyorum geride. bil istedim. kelimeler sende öyle farklı yanyana diziliyor ki, geceyi seyredeni resmediyor yürek, ve bilinmesini istediğin bütün detayları ve bir soru asılı kalıyor sonrasında akılda: korkusu gerçek mi yersiz miydi acaba...
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
2 yorum:
fark ediyorum ki, burada yazanı hep bir tebessümle bırakıyorum geride. bil istedim. kelimeler sende öyle farklı yanyana diziliyor ki, geceyi seyredeni resmediyor yürek, ve bilinmesini istediğin bütün detayları ve bir soru asılı kalıyor sonrasında akılda: korkusu gerçek mi yersiz miydi acaba...
Evren... beni de gülümsettin biliyor musun?
Yorum Gönder