9 Temmuz 2010 Cuma

Saklambaç

Otobüs terminallerinde bagaja verilen koliler gibi, renkli iplerle sarılı zamanlarıydı ömrümün. Memleketten gelen paketler, biz çocuklar için bir bayram sabahı tadındaydı. Öyle heyecanlı, öyle meraklı açılırdı ki o koliler.
Bu şehirde bulunup bulunmadığı ayrımı yapılmaksızın, bir sürü sebze meyve yayılırdı ortalığa. Bir de, sanki Anadolu'nun ücra bir kasabasında yaşıyormuşuz da, bir türlü tadına varamıyormuşuz gibi, anneannemin o kolinin bir yanına mutlaka iliştirdiği çikolata. Her seferinde içinden çıkacağından emin olsak da, merakla bekler, ortaya çıktığında hiçbir zaman eksilmeyen o sevinci yaşardık yine.
Dün o sevince benzer bir şeyler hissettim, taa şuramda. Bir cümle, ufacık bir not ya da uzun, çook uzun bir yazı... ne fark ederdi ki. O sevinç bir yere kaybolmasın, ben bunu yaşadığımı unutmayayım diye yazıyorum bu satırları. Ve senden saklanabilmek için ya da bir tek sen bilesin diye saklandığım ağacın arkasını...

2 yorum:

Zeugma dedi ki...

İyi ki yazdın, iyi ki yeniden yaşattın..
O kolilerin heyecanı, yaşattığı bayram sevincini yeniden duyumsarken bir taraftan da içimde bir yerler sızladı...

Evren dedi ki...

ne keyiftir, uzaklarda birinin yüreğinin senin için attığını bilmek ve belki de sırf onun heyecanları üzerinden o paketleri açıp, içindeki yüreğe gülümsemek.