Küçük çocuklar kafalarını bir yere çarptıklarında, önce şaşkınlık yaşayıp sonra o acıyla deli gibi ağlamaya başlarlar ya hani. Çocuk ağlarken anne ya da baba, o duvara gidip vurmaya başlar, acıyı dindirecekmiş gibi. "Ahh ederim ben onu, ahh." Oysa ne âlâkası var, benim canım yanarken duvara vursan ne fayda. Ama öyle değil işte. İnanmak bütün acıları geçiren bir ilaç sevgili. Sen o duvara vurduğunda, sen yanımda bulunduğunda her şeyin geçeceğine inanmak... Bütün acılar için ağrı kesici.
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
4 yorum:
Ve Elif'in tüyleri diken diken... İnanmak... ancak bu kadar güzel tanımlanabilir.
burda kalasım var; buralara uğrayınca hep öyle oluyor nedense...tebessüm eden hüzünleri görünce...
İçimden ne zaman yazmak gelse, dönüp sana bakıyorum bir süredir. Yazmıştır mutlaka Tülay buna dair birşeyler diye. Yazmışsın bak yine...
duvar gibi bir sevgili bulmalısın.
Yorum Gönder