6 Ocak 2010 Çarşamba

Hükümsüzdür

Zamanın anlamsızlığından darlığına, koşarcasına ilerliyordum. Geç kalınmış zamanların, telaşlı yolcularındandım. Birkaç günden ibaret saatlere, birçok güzel şey sığdırmış olmama rağmen, neden böyle eksilmiş gibi hissediyordum dönerken? Yine sorulara takılmıştı ayaklarım işte, bütün soruları ardımda bırakıp, var gücümle kaçmak isterken ben.
Gökyüzünü, parçalanmış bulutlar; gölün üzerini, dans eden dalgalar kaplamıştı. Bindiğimiz arabada, hem hoşgeldin, hem hoşçakal diyen tanıdık şarkılar, ardı ardına çaldı. Kuş misali, göğün bilmem kaç metre yüksekliğinde, beyaz bulutlardan tanıdık resimler aranırken, neleri kaybettim kimbilir? Ve neleri kaybetmeye gönüllü olduğumu sanırken, yine bahanelere sarmalayıp kaldırdım bir köşeye; tüm özlemlerimi unuttururlar belki diye, gün gelir...

1 yorum:

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Sevgili parpali,
herhalde notlarının tiryakisi olacağım.